JOHN HEARTFIELD VE AJİTE EDİLMİŞ İMGELER

John Heartfield[1], sanat tarihinde, Dada hareketinin Berlin ayağını oluşturan “Club Dada” sanatçıları arasında anılır. Berlin Dada hareketinin kurucuları ve sol düşünceye mensup sanatçıları arasında bulunan John Heartfield, basılı medya aracılığı ile sanatını ve politik yaklaşımının öznel tepkilerini olabildiğince özgün aktarma amacı güden fotomontaj çalışmaları ile tanınır. Bilindiği gibi, fotomontajı bir nesne olarak sanata sokan Dada sanatçılarıdır. Kübizm’de de görülen foto kolaj, Dada sanatçılarının elinde fotomontaja dönüşmüştür. Fotomontaj, Berlin Dadasının en belirgin yeniliğidir. Berlin Dada fotomontajı, yapıtta imge inşa ederken, imgelerin parça parça doğası içinde foto grafik ölçüdeki tutarsızlıkları kapsayan fiziksel bir süreci içerir. John Heartfield’ın fotomontaj düzenlemeleri, Alman dışavurumculuğu ile yalın toplumsal gerçekçi konuların birleştiği politik çalışmalar olarak bu gurubun içinde ayrı bir öneme sahiptir. John Heartfield’ın Berlin Dada döneminde doğrudan sanat kurumlarını hedef alarak savaşa ve sanatın geleneksel kurallarına karşı oluşturmuş olduğu çalışmaları, 1930’lu yıllarda ve sonrasında, kuruluşunun ilk günü üyesi olduğu Alman Komünist Partisi’nin (Kommunistische Partei Deutschlands, KPD) önerdiği ilkelerden hareketle ülkede artan ırkçılığa, Nazizmin yükselişine ve Hitler’e karşı sınıfsal bilincin uyandırılmasına giden politik bir eylem alanı olarak şekillenir. Gazete ve dergi gibi yaygın medya kanalları aracılığıyla yayımlanan yapıtlarında…

Daha Fazla

MAN RAY İLE GÖRÜŞME

MAN RAY İLE BİR GÖRÜŞME (*) Neden fotoğrafçılığı seçtiniz? Fotoğraf ile uğraşmadan çok daha önce ressamdım. Eserlerimin profesyonel fotoğrafçılar tarafından yapılan reprodüksiyonlarını beğenmediğim için bir gün bir fotoğraf makinesi satın aldım. Aynı zamanlarda ilk tüm renkli tabakalar ortaya çıkmıştı ve bu sayede renklerin değerlerini koruyarak siyah beyaz fotoğraflar çekebiliyordunuz.  Mükemmel bir şekilde çalıştım ve bir kaç ay sonra reprodüksiyon konusunda uzman bir fotoğrafçı oldum! Beni en çok ilgilendirenler insanlardı, özellikle de yüzleri. İnsanların resimlerini yapmak yerine fotoğraflarını çekmeye başladım ve artık portre resimleri yapmak istemiyordum. Yahut bir portre resmi yaptıysam da benzerlik yaratmakla veya dramatik bir sonuç çıkarmaya çalışmakla ilgilenmiyordum. Sonunda fotoğraf ile resim arasında bir karşılaştırma olmayacağına karar verdim. Fotoğraflanamayacak olan hayal, rüya veya kurgusal şeylerin resimlerini yapıyordum. Resimlerini yapmak istemediğim; hali hazırda var olan şeyleri ise fotoğraflıyorum. Resim yapmaktan yoruldum; tıpkı aslında sıklıkla söylediğim gibi: “Bir yöntemin ustası olmak için ondan biraz da nefret etmelisiniz”. Bu, şu anlama geliyor: O yöntem için o denli uzman ve aynı zamanda kendinizden o kadar emin olmalısınız ki, o artık size eğlenceli veya ilgi çekici gelmemeli- yani bir bakıma bir angarya halini almalı.…

Daha Fazla