Fethi Karakaş

‘Tophaneden’ kazı resmini düşünüyorum. İstanbul’un bulutlarını gözleyeceğim yeniden. Senin çizdiklerine benzeyenler çokluktadır. Sait Faik deyişince ‘Namuslu çiziyor, İstanbul’u yeniliyor’ u bir akşamüstünde yakalayacağım. Karakaş Usta bir bakıma safyüreğindekileri hocalarından günümüze getirirken gözlemciliğinin gelecek özleminde, öylesine düğümler attın ki, elbet akşamlardan birinde ölecektin. Duvarımdaki 12×10 cm. boyutlu “Genç yorgun işçiler” yapıtında bir sigara dinlenmesinde bir türkü mırıldanıyorlar sanki. ‘Akşam oldu, yakamadım gazımı’  Gültekin Elibal Özkan Eroğlu ile yaptığımız Tekhne Forum konuşmalarında Özkan Eroğlu bize (1916 doğumlu 1977 ölüm) Fethi Karakaş isimli bir sanatçının işi üzerinden plastik filozofik bir değerlendirme yaptı. Baskılarıyla tanınan sanatçının kadrinin bilinememiş olması bizi şaşırtmadı desek yeridir. Sanatçının internet sitesinden Nuri İyem imzalı yazıdaki bu paragraf sanatçının görünürde yaptığı işi çok iyi tanımlıyor. Biz daha sonrasında Özkan Eroğlu’nun plastik filozofik yorumuna yer veriyoruz. “Yağlı boya resimde, gravürde, litada, linolyumda gerçekten güçlü ve çok başarılı idi. Verimli çağında birçok ozanımızın şiirlerini yukarda saydığım türlerle çok güzel bezedi. Resimlediği kitapları rastlantı sonucu gösterdiğimiz hemen her Avrupalı sanat adamı, aşağı yukarı şu anlamda onun üstüne değerlendirmeler yaptılar: Ne yaptığını çok iyi bilen ve doğulu kalmayı başaran usta bir ressam. Ne yazık ki, Fethi Karakaş’tan sonra, bir uzun zaman illüstrasyonlarda, tıpkı Avrupalılar gibi işler yapmayı marifet saydık. Sonraları oyma yolu ile yaptıklarının renkli baskılarım da başarı ile uyguladı. Pek çok denemeler yaparak kendi buluşları ile gerçekleştirdiği birbirinden güzel renkli baskılarım, o günleri yaşayanlar bilirler. Hasılı, resim sanatımızın her dalında bir güzel mevsimdi. Karakaş ve hepimiz ona umutla bakar, doruklara çıkacağını düşlerdik. Nitekim bir bankanın açtığı ve Avrupa’nın sayılı eleştirmenlerinin jüri üyesi üyesi olduğu resim yarışmasında, ikinci olduğu gün onun bizim gözümüzdeki değerinin yanlış yargılara dayanmadığını görmüştük. Halk ressamlarının icradaki acemiliğine bürünmeğe uzaktan çağrışımlı bir tutum ve davranışı vardı resimde. Hiçbir yapmacıklığa düşmeden ve kökü halk ressamlığına bağlı kalmakta direnen doğrusu büyük hüner isteyen bir güçlü icradır Karakaş’ınki.”[1] Sanatçının baskı atölyesinde Sabri Berker ve Asım İşler ile çalıştığını biliyoruz.Baskı yönü daha baskın olan sanatçının bir baskı işini Eroğlu, şöyle anlatıyor. “Bir formun içine mi yoksa bir formsuzluğun içine mi çekiliyorsunuz sorusuyla çözümlemeye başlıyor. Karakaş’ın bu işte serbest çizgisel hareketlerin yaptığı organizasyonun yüzeyde olduğunu söylüyor.Serbest olmayan çizgi formu anlatır. Serbest çizgisel form dinamik organizasyona yönelirken soyut bir edimle değerlendirilirken ister çizgisel hareket ister tutuk çizgisel hareket olsun bir sanatçının bilinçli izleyici üzerinden bıraktığı etki son derece önemlidir. Bu etki gözümüzden geçtiği gibi asıl önemlisi ruhumuza etki etmiştir.Temsili bir şey olsaydı göz üzerinden yürüyecekti. Temsili bir şey olmayacağı için gözden ruha kaymıyorsa mesele istendiği etkiyi bırakmıyor. Ükemizde büyük resimlere olan rağbet düşünüldüğünde bu küçük bir işin bıraktığı etki ironiktir.” “İnsan zihni, Gestalt Psikolojisine göre eksik ve tamamlanmamış şeyleri birleştirme ve bütünleştirme eğilimindedir. Rudolf Arnheim, Max Wertstein gibi isimler görsel algının sanat üzerindeki etkilerini araştırmak isteyenler için kaynak olarak alabilirsiniz.” Söylemek istediğimiz iki temel kavram bulunuyor. Çizgisel formun enerjisi…

Daha Fazla